Bu yazı ile Gördesli Makbule Hanım’ın kahramanlığını ve şehadetini coşkulu bir şekilde ifade ederken, Anadolu’nun diğer cesur kadınları gibi Millî Mücadele döneminde ülkesini savunurken öncü rol üstlenmiş ve bu mücadelesiyle yüzyıllar sonra bile vatan sevgisini bize gösteren bir sembol haline gelmiştir. Gördesli Makbule Hanım'ın doğum tarihi 1902'dir. Ancak Makbule Hanım'ın akrabası Mehmet Bülent Ertem'e göre bu tarih 1901'dir. Babası (Ağustolar) ailesinden Abdullah Efendi, annesi Zeliha Hanımdır. Çocukluk yıllarında ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrenmiştir, savaş oyunları oynadığı için arkadaşları ona "Asker Makbule" lakabını vermişlerdir. 1.Dünya savaşı yıllarında babası Abdullah Efendi’yi kaybetmiştir Yemen Savaşı’nda da en büyük abisini şehit veren Makbule’yi yaşadığı acılar bu mücadeleye hazır hâle getirmiştir. İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Manisa’nın 25 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgal edilmesi ile bu duruma tepki gösteren halk çok geçmeden çeteler kurmaya başlamıştır. Manisa ve çevresinde emperyalist güçleri defetmek için efe teşkilatları kurulmaya başlamıştı. Saçlı Efe, Halil Efe, Mehmet Efe gibi kişilerin etrafında çeteler kurulurken, Çerkes Ethem’den ayrılan askerler Kaymakam İbrahim Ethem Bey’in etrafında birleşir ve Yunanlılara karşı gerilla savaş taktiği ile mücadele etmeye başladılar. Gördes kasabası, 15 Temmuz 1920'de Yunan işgaline uğradı. Yunan kuvvetleri 21-22 Mayıs 1921’de Gördes kasabasını tamamen yaktılar. Diğer abilerinin yanında büyüyen Makbule Hanım, 1920-1921'de Ustrumcalı Halil Efe ile evlendi. Daha sonra kocasıyla birlikte akıncı (Kuvay-ı Milliye) olarak dağlara çıktı. İbrahim Ethem Bey’e göre kadınlar ile dolaşmanın zor olacağını düşündüğü için, onları geride bırakmak düşüncesindedir. Parti Pehlivan ile Halil Efe'ye bu düşüncesini söyler. Fakat Makbule'yi ikna etmeleri zor olacaktır. Çünkü Makbule oturup düşman eline düşeceğine dağlarda ölmeyi tercih etmektedir. Üstelik akıncıların çoğundan daha iyi at binmektedir, attığını da vurmaktadır. Her ne kadar Halil Efe ile Parti Pehlivan konuyla ilgili tartışmışlarsa da sonuçta Makbule'nin de gelmesi konusunda uygun fikirde kalmışlardır. İbrahim Ethem Bey anılarında Makbule için; "Çatışmalarda düşmanın eline geçmesi gibi bir durum olduğundan, buna dikkat ederek birçok durumda kendisini geride bırakmak istedik ve hatta tehdit ettik ise de başarılı olamadık. Hatta baskından bir gece evvel kendisini ikna etmek için çok çalıştık, zevci ile Pehlivan’da çok baskı yapmışlardı ancak biçare yanıma ağlayarak geldi ve bende sizinle geleceğim, siz nerede ölürseniz ben de orada öleceğim, piyade yürüyeceğim, karlar içinde, çamurlar içinde yatacağım fakat ayrılmayacağım, bana baskı etmesinler, isterlerse öldürsünler. Ben oturup da düşman eline geçmektense, dağlarda ölmek benim için hayırlıdır. Bunun için söyle beni geride bırakmasınlar. Bunun üzerine İbrahim Ethem Bey, istemeyerek de olsa Makbule’nin kalmasına razı olmuştur. " dediğini ifade etmektedir. Yine İbrahim Ethem Bey’in ifadelerine göre: ''Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da siyah kalpak ve daima örtülü olup, sadece gözleri açıkta bulunurdu. Kısa bir Japon filintası taşır ve düşmandan ele geçirilmiş güzel bir doru ata biner ve daima müfrezenin dümdarı (artçısı) olarak kalırdı''. Akıncılar, Akhisar'a, Seydan Dağı'nı gören Kocayayla'ya ulaşmışlar 17 Mart 1922’de Çerkes Ethem’in adamları sayesinde yerleri Yunanlılar tarafından tespit edilen Demirci akıncıları hiç beklenmedik bir anda baskına uğramıştır. Kocayayla baskınında 6 şehit, 3 esir vermişler ve 14 tane de hayvan kaybetmişlerdi. Gördesli Makbule mücadelesini son kurşununa kadar vermiştir. Kurşunu bitince tüfeğinin süngüsü ile devam eder akıncı arkadaşlarına, “Beni esir ettirmeyin” diye haykırır. Ve o anda alnından vurulur. 21 yaşında şehit düşen Makbule Hanım’ın naaşı ertesi gün bulunur. Kanlı kıyafetleriyle toprağa verilen Makbule için nice ağıtlar yazılmış, “Kınalı Efe” lakabını kazanmıştır. Şehit oluşu ile ilgili farklı görüşler mevcuttur. Makbule Hanım'ın şehit düştüğü yakınlarına bildirildiği gibi, 35/5 numara ve 31 Mayıs 1338/1922 tarihli, İbrahim Ethem imzalı harp raporunun 21. maddesinde de şu şekilde açıklanmaktadır: "Diyebilirim ki, ırzını, canını muhafaza edebilenler, sırf dağlara iltica ve firar edenlerdir. Bütün dağlar şimdi düşman mezaliminden firar edenlerle doludur; hatta Türklük ve Müslümanlığın kutsiyyet ve ulviyyetini düşmana göstermek ve namusunu muhafaza eylemek için birçok kadınlar ellerinde silah, müfrezelerle çalışmaktadırlar. Şehit Halil Efe'nin ailesi Makbule Hanım, zevci gibi, birkaç müsademeye girmiş ve Kocayayla muharebesinde ihraz-ı rütbe-i şahadet eylemiştir. Halil Efe’de, Gördesli Makbule’den 2 ay sonra şehit düşmüştür.26 Ağustos 1922’deki Türk Kurtuluş Zaferini görememeleri hüzün verici bir durum. Gördesli Makbule, Kurtuluş Savaşı'nda cephede yer alarak vatan sevgisinin en güçlü örneklerinden birini gösterdi. Erkeklerin yanında savaşan bu cesur kadın, işgalcilere karşı canını ortaya koydu. Gördesli Makbule’nin şehadeti, özgürlük uğruna ne denli büyük fedakarlıklar yapıldığını gösteriyor. Onun kararlılığı ve cesareti, günümüz gençlerine vatanın değerini anlamaları ve korumaları, gelecek nesiller için ilham olmalıdır.