İngiltere’nin Ortadoğu’daki İstihbarat Faaliyetleri ve Mark Sykes
İngiltere'nin Ortadoğu’daki İstihbarat Faaliyetleri
İngiltere tarih boyunca aynı politikaları izlememiş, ancak stratejik çıkarları doğrultusunda benzer prensipler üzerinden hareket etmiştir. İngiltere'nin politikaları dönemsel şartlara, güç dengelerine ve teknolojik gelişmelere göre değişse de bazı temel yaklaşımlar sürekli olmuştur. 19 ve 20. yüzyılda İngiltere'nin Ortadoğu politikası, bölgedeki stratejik çıkarlar, ekonomik alanda ki fırsatlar ve emperyal yayılma arzusu çerçevesinde şekillenmiştir. Bu politikaların ana hedefleri arasında şunlar yer alıyordu;
Hindistan Yolunu Güvenceye Alma: Süveyş Kanalı’nın 1869’da açılması, İngiltere’nin Hindistan’a olan bağlantısı için kritik hale geldi. Bu nedenle, İngiltere Ortadoğu’daki etkisini artırmaya ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra bölgede bir güç boşluğu oluşmasını engellemeye çalıştı.
Petrol Kaynaklarına Erişim: Özellikle 20. yüzyılın başlarında, Basra Körfezi ve İran’daki petrol kaynakları İngiltere’nin dikkatini çekti. Petrol, hem denizcilik hem de askeri operasyonlar için stratejik bir öneme sahipti.
Osmanlı’yı Zayıflatma ve Bölgeyi Kontrol Altına Alma: Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflaması, İngiltere’ye bölgedeki etkisini artırma fırsatı sundu. İngiltere, Arap milliyetçiliğini destekleyerek Osmanlı yönetimine karşı bir ayaklanmayı teşvik etti.
Fransa ve Rusya ile Rekabet: İngiltere, özellikle Fransa ve Çarlık Rusya’sı ile Ortadoğu’da nüfuz rekabetine girdi.
İşte tüm bunları yapabilmek için bölgede diplomasi ve istihbaratı iyi kullanması gerekiyordu. Bunun için içinde bölgeye istihbarat unsurlarını göndermeye başlamışlardır. Mark Sykes’da bu uzmanlar arasındadır.
Mark Sykes’ın İstihbarat Yönü
Mark Sykes (1879-1919), İngiliz diplomat, politikacı ve bir istihbarat figürü olarak Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde önemli bir rol oynadı. Sykes, Osmanlı İmparatorluğu’na ve Ortadoğu’ya dair derin bir bilgi birikimine sahipti. Sykes Doğu’ya yaptığı seyahatler sırasında gittiği bölgelerin haritasını çıkartmıştır. İngiltere bu haritalardan ve bu coğrafyaya göndermiş olduğu Lawrence, Bell, Cox gibi kişiler sayesinde 1. Dünya Savaşı’nda ve bölgenin şekillendirilmesinde fayda sağlanmıştır.
16 Mart 1879’da dünyaya gelen Mark Sykes ailesinin varlıklı olması ile iyi bir eğitim almıştır. Mark’ı akciğer rahatsızlığı nedeniyle Yorkshire’ın nemli havalarından korumak isteyen ailesi onu sürekli olarak uzun tatillere yollamıştır. Bir yandan eğitim gören Sykes bir yandan da dünyanın çeşitli yerlerine seyahatler gerçekleştirmiştir. 15 yaşından önce Mısır’da Assouan’a, Hindistan’a seyahatler düzenlemiş, Arap çöllerinde keşifler yapmış ve Meksika’ya da gitmiştir. Bu seyahatler eğitimine ciddi anlamda katkıda bulunmuştur. Babası Sir Tatton Mark'ın seyahatleri ile ilgili “Mark’ın gözü Asya’da, Türkiye’deki, İncil’de geçen gizemli topraklara dair hikâyelere dönüktü. O zaman pek çok çocuk eline kalem alıp da harita yapmakla vakit harcamazdı. Ama Mark için gençliğin en büyük tatil ve macerası buydu …” (Leslie, 1923: 9).
Ayrıca Mark’ın kuzeni olan Leslie tarafından kaleme alınmış “Mark Sykes: His Life and Letters” We adlı eserde W.Churchill’in Sykes için yazdığı bölümlerde onun harita çizme yeteneği ve kabiliyetinden övgüyle bahsedilmiştir. Mark Sykes’ın, gittiği yerleri haritalamasındaki becerisini oluşturan ana etken; kullanılacak geçitler, yollar, aşiretler, gördüğü ilginç ve işe yarar bulduğu her şeyi not almasından kaynaklanmıştır. Onun bu kabiliyeti İngiltere İstihbaratı için çok yararlı olmuştur. 1902’de Güney Afrika’da teğmen olarak görevinin akabinde 1904- 1905 yıllarında İrlanda’da, genel sekreterin parlamento sekreterliği görevinde bulunan Sykes, 1907'de İngiltere'nin İstanbul Büyükelçiliği'nde görevlendirilmiştir, bu görevi esnasında istihbarat faaliyetlerine devam etmiştir. 27 Kasım 1911’de Muhafazakâr Parti’den milletvekili seçilmiştir. Babası da milletvekili olan Sykes’ın dedesi de bu tarihten yüz yıl önce milletvekilliği yapmıştır.
Mark Sykes, I. Dünya Savaşı başladığında, Yorkshire Alayı’nda görev almıştır fakat alayı ile birlikte Fransa'ya gidememiş, İngiliz hükümeti tarafından özel bir görevle Türkiye'ye ve Balkanlar'a görevlendirilmiştir. Söz konusu görevlendirmede kendisinin daha önce bu coğrafyaya gerçekleştirdiği seyahatler esas amil olmuştur. Bu görevlendirme sonrasında Sykes, Ortadoğu ve Balkanlarda çeşitli zamanlarda düzenlemiş olduğu seyahatlerinde gördüklerini, en ufak detayları ile not alarak bunları rapor haline getirmiştir. Karşılaştığı insanların kültürlerini en ince detayına kadar analiz etmeye çalışan Sykes; Ermeniler, Kürtler, Yahudiler ve Araplarla ilgili pek çok rapor düzenlemiştir.
İngiltere’nin I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Devleti’ne karşı sürdüreceği politikayı belirlemek, Ortadoğu’yu kendi menfaatine göre yeniden şekillendirmek amacıyla gerçekleştirdiği, “Bunsen Komisyonu” olarak bilinen komisyona Mark Sykes, Savaş Bakanı Lord Kitchener’in özel temsilcisi olarak katılmıştır (Karaca, 2018:194).
Mark Sykes Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği günlerde şu görevlerde bulunduğu anlaşılmaktadır:
Haziran 1916 Ortadoğu işleri için Savaş Bakanlığı ,
Temmuz 1916’da Savunma Bakanlığı Sekreterliği’nde Ortadoğu uzmanlığı,
Aralık 1916’da Savaş Bakanlığı sekreterliği,
1917’de ise Dışişleri Bakanlığı Arap ve Filistin işleri sorumluluğu
Ortadoğu’yu iyi biliyor olması sebebi ile Bunsen Komisyonunda etkili rol oynamış ve Fransız temsilcisi Georges Picot ile görüşmelere katılmıştır. Görüşmeler neticesinde imzalanan anlaşma günümüzde Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu coğrafyada etkileri açısından hala tartışılmaktadır. Mark Sykes’ın ünü bu anlaşmaya dayanmaktadır. Sykes, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu topraklarının geleceği konusunda Fransa ile yapılan ünlü Sykes-Picot Anlaşması’nın (1916) mimarlarından biridir. Genç yaşta bölgeye yaptığı seyahatler sırasında edindiği bilgiler, İngiltere’nin bölgedeki stratejik planlamalarına temel oluşturdu. Sykes, Osmanlı’ya karşı bir Arap ayaklanmasını kışkırtmak amacıyla Lawrence gibi figürlerle birlikte Arap liderlerle iletişim kurdu. Bu durum, Osmanlı’nın bölgedeki hâkimiyetinin zayıflamasına yol açtı.
Sykes savaş esnasında yaptığı ziyaretlerle her birimin işleri ayrı ayrı yürütmesinin sakıncalı olduğunu savunmuş ve Arap Bürosunun kurulmasını teklif etmiştir. 1916-1920 yılları arasında faaliyet gösteren Arap Büro, Mark Sykes’ın önerisi ile şekillenmiştir (Çabuk, 2018: 1130-1147)
Mark Sykes’ın üzerinde durduğu bir başka konu ise Şerif Hüseyin’e destek verilerek Arap İsyanının başlatılmasıydı. Bunun için Arap lejyonu fikri sunmuş ve hükümetinin de desteğini alarak Arap lejyonunu kurmayı başarmıştır. Ancak Araplar tarafından yeterli destek sağlanmamıştır. İngiltere, Hindistan'a giden yolların güvenliğini sağlamak için Arabistan’ı kontrol etmeye çalışmış bölgede istihbarat ve propaganda faaliyetleri ile Arapları isyana sevk etmiştir.
Mark Sykes’ın kuzeni Leslie, Arap isyanı fikrini Kitchener’a kabul ettiren veya Kitchener’ı bu fikre sevk eden asıl kişinin Mark Sykes olduğunu iddia etmiştir.
Mark Sykes, 21 Aralık 1915'te kendi başkanlığında Londra’da İslam Bürosu adıyla bir ofis kurulmasını ve bu ofisin İngiltere’nin Yakındoğu’daki politikasını organize etmesini teklif etti (Çabuk, 2019:1132). Başbakan Asquith 1916 Ocak ayı başında, İslam Büro’nun kabul edilmesi için toplantı düzenlenmesi talimatını vermiştir. Söz konusu toplantıda Mark Sykes’ın teklifi kabul olsa da büronun ismi “Arap Büro” olmuştur. Mark Sykes bundan sonra Arap Büro içerisinde çalışmalarını yürütmüştür.
Sykes, Mayıs 1916’da Savunma Bakanlığı Komitesinde görevlendirilmiş, Lloyd George Başbakan olunca Mark Sykes’ı yardımcı sekreter olarak Savaş Kabinesine atamıştır. Bu atama sonrasında Sykes hem Dışişlerinde hem de Savaş Kabinesinde işleri yürütmeye devam etmiştir. En sonunda İstihbarat bölümünde Arap Büro’da çalışmalarını sürdüren Sykes, bu faaliyetler içerisinde Arabistan Raporlarını da kaleme almıştır. Bahsi geçen raporlarda gizli yazışmalar, telgraflar bulunmaktadır. Bölgeden gelen bütün yazışmalar kendisinin elinden geçerek Savaş Komitesine sunulmuştur.
Sykes Arap Lejyonunun kurulmasında aktif görev almıştır. Savaş Kabinesi’nin GT 1229 numaralı raporunda belirtildiğine göre, Mark Sykes on gün Mısır’da bulunup Kahire’deki durumu inceledikten sonra Arap Lejyonunun kurulması fikrine varmıştır. Bu fikrin hayata geçip geçmemesi noktasında Mark Sykes, Cidde’ye geçip hem Şerif Hüseyin hem de Faysal ile görüşmüştür. Sykes konuyla ilgili “Eğer burada bir güç bırakmazsak kalıcı olarak bölgede kalmamız mümkün değildir. Maddi varlığımız burada yok olur’’ öngörüsünde bulunmuştur (PRO, CAB 24/18/29 G.T 1299).
Yukarıdaki planlama G. Picot ile de görüşülmüştür. Görüşmede, “…lejyonun harekete geçmesi ile oluşturulan kuvvet Türkiye'nin Arapça konuşulan herhangi bir bölgesinde operasyon yapar; Araplar, Fransızlar ile İngilizler arasında dağılıp gitmezler. Lejyonlar ortaya çıkarken İngiltere-Fransa gözetiminde olmalı; ama sonrasında bu lejyonlar bölgede bu iki kontrolden bağımsız olmalıdır. Sadece oradaki otoritenin kumandanına karşı sorumlu olmalıdırlar” şeklinde bilgi aktarılmıştır (PRO, CAB 24/18/29 G.T 1299).
Böylelikle Araplara kendi bölgelerinde kendilerinin sözünün dinlendiği görüntüsü ile orada maddi veya manevi bir denetim kurmayı planlamış, Müslümanları susturmak için bu lejyonların kendilerine ait olduğunu veya bağımsız hareket ettikleri hissini uyandırmayı hedeflemiştir (PRO, CAB 24/181/29 G.T 1299).
1917 Eylül ayında Sykes’ın ilk başta 10.000 kişiden oluşacağını planladığı Arap Lejyonu’na toplamda İsmail Ağa’dan 500 kişi dahil olmuştur. Bu küçük askeri grup Akabe’ye gönderilmişse de Arap Lejyonunun kocaman bir hiç olduğu kısa zamanda anlaşılmıştır.
Mark Sykes için küçük yaşta başladığı seyahatler ilerleyen yıllarda bir tutku haline gelmiştir. Genç yaşta “Doğu” ile tanışmış ve burada gözlemlerde bulunmuştur. Zamanla biriken bilgisini devleti için kullanmaktan imtina etmemiştir.
Sir Mark Sykes I. Dünya Savaşı’nın arifesinde Osmanlı toprak bütünlüğünü savunurken, Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın yanında yer almasıyla bu fikrinden tamamen vazgeçmiştir. Arapların çoğunlukta bulunduğu toprakların Osmanlı Devleti'nden ayrılması gerektiğini savunmuş, Sykes-Picot Anlaşması’nda, Arapların yaşadığı coğrafyada A ve B bölgeleri ile Arap Konfederasyonu veya tek bağımsız bir Arap Devleti düşüncesine yer vermiş ve Siyonistlerin İngilizler için bir güvence olduğunu düşünmüştür. Zamanla da Filistin’de bir Yahudi Devleti’nin kurulması konusunda en büyük savunucularından biri haline gelmiştir.
Sykes’ın inandığı başka bir hayal ise Filistin'de Yahudilerin, Müslümanların, Hristiyanların barış içerisinde birlikte yaşayacakları Yahudi Devleti düşüncesiydi. Bu sistemin zorluğunu bilmesine rağmen İtilaf Devletleri'nin savaşı kazanmasını sağlamak adına Siyonizm’i desteklemiştir
1.Dünya savaşında aktif bir şekilde görev alan Sir Mark Sykes savaş sonrası oluşacak düzeni hazırlamak için 4 Şubat 1919’da Paris Barış Konferansı’na katılmışsa da konferans devam ederken 16 Şubat 1919’da Hotel Lotti’de, İspanyol Gribinden ölmüştür (James, 2004:560).